in trouble - Türkisch Englisch Wörterbuch
Verlauf

in trouble

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau


Bedeutungen von dem Begriff "in trouble" im Türkisch Englisch Wörterbuch : 9 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
in trouble adj. başı dertte
in trouble adj. başı belada
in trouble adj. dertli
in trouble adj. bitik
Colloquial
in trouble adj. dertli
Idioms
in trouble expr. hamile (ve evlenmemiş)
in trouble expr. hamile
in trouble expr. evlilik dışı/genç yaşta hamile
in trouble expr. istenmeyen şekilde hamile

Bedeutungen, die der Begriff "in trouble" mit anderen Begriffen im Englisch Türkisch Wörterbuch erhalten hat: 53 Ergebniss(e)

Englisch Türkisch
General
be in great trouble v. hali harap olmak
be in trouble v. başı belada olmak
be in trouble v. sıkışmak
be in great trouble v. hali duman olmak
be in trouble v. zorda olmak
get in trouble v. başına kötü bir şey gelmek
get in trouble v. başına bela gelmek
be in trouble v. başı sıkışmak
be in trouble v. zorda kalmak
be in trouble v. ayvayı yemek
be in trouble v. hapı yutmak
be in trouble v. başı dertte olmak
be in trouble v. başına (bir) iş gelmek
be in trouble v. sıkıntıda olmak
bring a trouble in the past v. geçmişte başına iş açmak
have trouble in reverse v. geri geri gitmede sorun yaşamak
Phrases
in times of trouble expr. sıkıntılı dönemlerde
in time of trouble expr. zor dönemlerde
in times of trouble expr. zor dönemlerde
Colloquial
trouble in paradise n. çiftlerin ilişkileri yolunda gittiğini sanarken aksine ters gitmesi durumu
in trouble with (someone) expr. (biriyle) başı belada
in trouble with (someone) expr. (biriyle) başı dertte
in trouble with expr. ile başı dertte
in trouble with expr. ile başı belada
Idioms
land someone in trouble v. birinin başını belaya sokmak
get in trouble with (someone) v. (biriyle) başı belaya girmek
get in trouble with (someone) v. (biriyle) sorun yaşamak
spare no expense/pains/trouble (in doing something) v. (bir şey yapmak için) paraya/zamana kıymak
spare no expense/pains/trouble (in doing something) v. (bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamak
spare no expense/pains/trouble (in doing something) v. (bir şey yapmak için) gereken parayı/zamanı/emeği harcamaktan kaçınmamak
spare no expense/pains/trouble (in doing something) v. (bir şeyi yapmak için) hiçbir masraftan/harcamadan kaçınmamak
Speaking
get oneself in trouble v. başını derde sokmak
you're in real trouble expr. başın harbi büyük belada
are you in some kind of trouble? expr. başın belada falan mı?
I'm in real trouble expr. başım büyük belada
I'm in great trouble expr. başım büyük belada
you're going to be in big trouble expr. başın büyük belaya girecek
I would hate for her to get in trouble expr. başının belaya girmesini hiç istemem
I don't want you getting in any trouble expr. başınızın belaya girmesini istemiyorum
you're not the only one who's in trouble expr. başı dertte olan sadece sen değilsin
I'm in trouble expr. başım belada
you're not the only one who's in trouble expr. başı dertte olan tek sen değilsin
I'm in big trouble expr. başım büyük belada
I don't want you getting in any trouble expr. başının belaya girmesini istemiyorum
I don't wanna get in trouble expr. başımın belaya girmesini istemiyorum
you're going to be in trouble expr. çekeceğin var
I think we're in trouble expr. galiba başımız dertte
I should've known he was in trouble expr. onun başının belada olduğunu bilmeliydim
I think we're in trouble expr. sanırım başımız dertte
he got himself in trouble again expr. yine başını belaya soktu
Medical
trouble in swallowing n. yutkunma zorluğu
trouble in swallowing n. yutkunma güçlüğü
Slang
be knee-deep in trouble v. belaya bulaşmak